VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN
  KURTULUŞ SAVAŞI
 

KURTULUŞ SAVAŞI VE ATATÜRK VİDEOLARI


         

 

 
Kurtulus Savasi - The Turkish War Of Independence - The most popular videos are a click away 
               KURTULUŞ SAVAŞI:

  1. kurtuluş savaşı; İstiklâl harbi, millî mücadele adlarıyla da anılır. türk tarihinin kısa ama çok yoğun askerî ve siyasal olaylarla dolu bir dönemidir. aynı zamanda türkiye cumhuriyeti devleti'nin kuruluş tarihidir. yüzyıllar süren osmanlı İmparatorluğu'nun da sona erişidir.

30 ekim 1918'de mondros ateşkes antlaşması'nın imzalanmasıyla başlar, 29 ekim 1923'te türkiye cumhuriyeti'nin ilânıyla sona erer.

birinci dünya savaşı sonunda osmanlı devleti'nin taraf olduğu İttifak devletleri yenilmişti. İtilâf devletleri, osmanlı devleti ile koşulları oldukça ağır mondros ateşkes antlaşması'nı imzaladılar. bu antlaşmaya göre İtilâf devletleri osmanlı topraklarını istedikleri gibi işgal edebilecek, osmanlı devleti'nin elinde olan tüm ordu terhis edilecek ve silâhlar teslim edilecekti. 30 ekim 1918'de imzalanan antlaşmadan hemen sonra İtilâf devletleri anadolu topraklarını işgal etmeye başladı. en son yunanlıların İzmir'i işgal etmesiyle bu işgal eylemleri en üst noktaya ulaştı. İtilâf devletleri'nin işgallerine karşı bu bölgelerde yaşayan halklar, kendi çabalarıyla karşı çıkmaya başladılar. birbirinden kopuk, bölgesel savunma şeklinde yürütülen çatışmalarla halk topraklarını korumaya çalıştılar. bu amaçla birçok müdafaa-i hukuk cemiyeti kuruldu. bu cemiyetlerin amacı, sadece bulundukları bölgelerde olan işgallere karşı çıkmaktı. bu cemiyetlerin yanı sıra, genellikle yunanistan tarafından desteklenen ve millî varlığı tehdit edici rum ve ermeni cemiyetleri de kurulmuştu. İzmir'in işgalinden bir gün sonra mustafa kemal ve arkadaşları bandırma vapuru ile samsun'a doğru yola çıktı. 19 mayıs 1919'da samsun'a ayak bastılar. mustafa kemal, samsun, havza ve amasya'da çeşitli görüşmeler yaptı. 21 haziran 1919'da amasya tamimi diye bilinen amasya genelgesi'ni yayınladı. bu genelgede bütün yurdun istilâ edildiği, bu istilâdan ancak ulusal bir direnişle kurtulabilineceğini, bunun için tüm mülkî ve askerî yöneticilerin sivas'ta toplanacak olan kongreye katılımları isteniyordu. bu genelgenin yayınlandığı günlerde vilâyet-ı Şarkiye müdafaa-i hukuk-ı milliye cemiyeti'nin erzurum şubesi ile trabzon muhafaza-i hukuk-ı milliye cemiyeti ortak bir kongre hazırlığı yapıyordu. bunun üzerine mustafa kemal, 5 temmuz'da erzurum'a gitti. burada kongreye başkanlık etti. İstanbul hükûmeti, mustafa kemal'in yaptıklarını beğenmiyordu. bu nedenle resmî görevine son verdi. erzurum kongresi 23 temmuz 1919'da toplandı. on dört gün süren görüşmeler sonunda ülkenin bütünlük ve bölünmezliğini korumak ve yabancı işgallerini engellemek için ulusal iradeyi egemen kılmanın önemi vurgulandı. heyet-i mebusan'ın bir an önce kurulması kararlaştırıldı. mustafa kemal'in başkanlığında heyet-i temsiliye adıyla yürütme organı kuruldu. İstanbul hükûmeti'nin tüm engellemelerine rağmen 4-11 eylül 1919'da sivas kongresi yapıldı. kongrenin en önemli sonucu, İstanbul hükûmeti'nden bağımsız yeni bir yönetim ortaya çıkmasıydı. bu yönetimin amacı, ülke çapında bütün direniş birliklerini bir araya getirip ulusal direnişin başlamasını sağlamaktı. bu nedenle anadolu ve rumeli müdafaa-i hukuk-ı milliye cemiyeti heyet-i temsiliye kuruldu. 16 kişiden oluşan bu kurulun başkanlığına mustafa kemal getirildi. bu arada İstanbul hükûmeti, mustafa kemal ve arkadaşlarının çalışmalarını engellemeye çalışıyordu. onlara göre mustafa kemal ve arkadaşları barış antlaşmasını bozacak işler yapıyorlardı. İstanbul'da son osmanlı heyet-i mebusan kuruldu. başına ali rıza paşa getirildi. ali rıza paşa başkanlığındaki hükûmet ile mustafa kemal başkanlığında olan heyet-i temsiliye arasında yumuşama oldu. ali rıza paşa hükûmeti, heyet-i temsiliye'nin aldığı kararları kabul etti ve heyet-i temsiliye'yi tanıdığını ilân etti. bu hükûmetin temsilcisi salih paşa ile mustafa kemal arasında "amasya mülâkatı" olarak bilinen görüşmeler yapıldı. bu görüşmeler sonunda "misak-ı millî" programı kabul edildi. buna göre ülke sınırları belirlendi ve her ne pahasına olursa olsun bu sınırlar içinde ülke topraklarının korunması gerektiği kabul edildi. İtilâf devletleri, osmanlı devleti'nin bu girişimlerini neden sayarak 4 mart'ta İstanbul'u işgal etme girişimlerine başladı. 15 mart 1920 gecesi İtilâf devletleri, İstanbul limanı'nı işgal etti. 16 mart'ta kentin hemen hemen tümü işgal edildi. kuva-i milliye'nin önde gelen isimleri tutuklandı. osmanlı mebusan meclisi dağıtıldı. direnen milletvekili ve aydınlar malta adasına sürüldü. direnişe katılmak için bir bölüm asker, sivil aydın ve milletvekili anadolu'ya geçti. bu gelişmeler olurken Çukurova ve güneydoğu anadolu'da işgallere karşı çıkmak amacıyla halk silâhlı çatışmalara giriyordu. savunma, ilk önceleri sokak çatışmaları hâlindeyken, daha sonraları antep, maraş ve urfa'da daha düzenli ve şiddetli çatışmalar hâline geldi. maraş ve urfa işgalden kurtuldu. adana ve antep'teki işgal 1921 sonlarına kadar sürdü.

27 aralık 1919'da mustafa kemal, ankara'ya geldi. anadolu direniş hareketinin merkezi olarak ankara'yı seçti. bunun nedeni ankara'nın hemen hemen anadolu'nun ortasında olması ve o zamanların en önemli ulaşım aracı olan demir yoluna sahip olmasıydı. İtilâf devletleri'nin İstanbul hükûmeti'ne sürekli baskı uyguladığını gören mustafa kemal, bu hükûmetin çok dayanamayacağını düşünüyordu. bu nedenle ankara'da yeni bir meclis açmaya karar verdi. amasya genelgesi'nde de belirtildiği gibi yeni meclis zorunlu hâle gelmişti. 23 nisan 1920'de tbmm açıldı. başkanlığına da mustafa kemal getirildi. türk milleti adına tüm yetki ve karar verme organının bu meclis olduğu kararı alındı. ankara hükûmeti ilk olarak iç ayaklanmalarla uğraşmak zorunda kaldı. ankara'da yeni bir hükûmet kurulmasına şiddetle karşı çıkan İstanbul hükûmeti bu ayaklanmaları destekledi. bu ayaklanmaların bastırılmasında büyük yararlılıklar gösteren çetelere kuva-i milliye (ulusal kuvvetler) denmeye başlandı. kuva-i milliyeciler özellikle batı bölgesinde çok büyük yararlılıklar gösteriyorlardı. o dönemde tbmm'nin düzenli orduları yoktu. bu da özelikle yunan ordularına karşı kesin zafer alınmasını engelliyordu. bu nedenle tbmm düzenli ordu kurma çalışmalarına başladı. bölgesel çetelerin tbmm ordusuna katılmaları istendi. büyük bir çoğunluğu katıldıysa da katılmayan gruplar da oldu. bu arada osmanlı devleti 10 ağustos 1920'de sevr antlaşması'nı imzaladı. bu antlaşma osmanlı devleti'ni sadece kâğıt üzerinde tanıyor, tüm yetkilerini elinden alıyor ve sadece padişahı koruyordu. sevr antlaşması'ndan sonra ankara ile İstanbul arasındaki tüm ilişki kesilmiş oldu. anadolu'nun tüm bölgelerinde sürekli çatışmalar oluyor, türk ordusu yeni yeni zaferler kazanıyordu. Özellikle İnönü savaşları, sakarya ve son olarak başkomutanlık meydan muharebesi'nden sonra kazanılan büyük zaferlerle tbmm varlığını diğer ülkelere de kanıtlamış oluyordu. bu zaferler sonunda İstanbul'u ellerinde tutan İtilâf devletleri, barış antlaşması yapmak zorunda kaldılar. mudanya ateşkes antlaşması'yla başlayan barış görüşmeleri, en üst noktaya lozan barış antlaşması'yla ulaşmıştır.

misak-ı millî içinde belirlenen vatan topraklarında barış sağlanınca geriye yeni rejimin ne olacağı kalıyordu. tbmm tüm dünyaya milletin gerçek temsilcisi olduğunu kanıtlamıştı. 1 kasım 1920'de saltanatın da kaldırılmasıyla yeni bir döneme girilmişti. ulusal sınırlar içinde yeni bir devlet oluşmuştu ama bu devletin rejimi belirsizdi. bu nedenle devlete uygun bir rejim seçilmeliydi. tbmm'de bu yönde bir karar alarak 29 ekim 1923'te türkiye cumhuriyeti'ni ilân etti.

Kurtuluş Savaşı Nedir

Kurtuluş Savaşı
Kurtuluş Savaşı, 1. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu'nun savaşı kazanan devletlerce işgali sonucunda Misak-ı Milli sınırları içinde ülke bütünlüğünü korumak için girişilen çok cepheli siyasi ve askeri mücadelenin adıdır. 1919-1922 yılları arasında gerçekleşmiş ve 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması ile resmen sona ermiştir. İstiklal Harbi veya Milli Mücadele olarak da bilinir.

Kurtuluş Savaşı dört dönemde ele alınabilir:

1. Birinci Dünya Savaşı sonrası dönem (Kasım 1918-Mayıs 1919)
2. Örgütlenme dönemi (Mayıs 1919-Ocak 1921)
3. Savaş dönemi (Ocak 1921-Eylül 1922)
4. Savaş sonrası (Eylül 1922-Temmuz 1923)

1. Dünya Savaşı'na Almanya ile birlikte giren Osmanlı Devleti, Çanakkale'deki başarılı savunmaya ve Kafkasya cephesindeki kısa süreli başarılara rağmen savaşın son döneminde İngiliz ordularına karşı bir dizi ağır yenilgiye uğramış ve Hicaz, Filistin, Suriye ve Irak'ı kaybetmişti. Suriye cephesinin çöküşü üzerine, imparatorluğu 1913'ten beri diktatörlük yöntemleriyle yöneten İttihat ve Terakki hükümeti 8 Ekim 1918'de istifa etti. Hükümet ileri gelenlerinden Talat, Enver ve Cemal Paşalar yurt dışına kaçtılar. Genel af ilan edilerek, sürgün ve hapisteki muhaliflerin İstanbul'a dönüşüne izin verildi. 30 Ekim1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi ile Osmanlı hükümeti yenilgiyi kabul etti.

Mütareke hükümleri, a) sınır müdafaası ve asayiş için gereken birlikler dışında Osmanlı ordusunun terhisini ve elde kalan silah ve cephanenin teslim edilmesini, b) boğazlar, demiryolları ve Toros tünelleri gibi stratejik noktaların müttefik devletlerce işgalini, c) altı doğu vilayetinde karışıklık çıkması halinde buraların müttefiklerce işgalini, d) Arap ülkelerinde kalan Osmanlı birliklerinin teslim olmasını, e) Kafkasya cephesinde 1914 sınırına geri dönülmesini, f) Türklerin elinde bulunan müttefik ve Ermeni esirlerinin serbest bırakılmasını öngörmekteydi.

İstabul basını mütarekeyi sevinçle karşıladı. Buna karşılık İttihat ve Terakki yönetiminin, gizli bir teşkilat olan Teşkilat-ı Mahsusa vasıtasıyla Anadolu ve Rumeli'de savaş sonrası bir direniş hareketi örgütlediği anlaşıldı. Direnişin amacı, doğu illerinin Ermenilere, Ege bölgesinde bazı yerlerin Yunanlılara ve Adana yöresinin Fransa kontrolündeki Suriye'ye verilmesini öngören girişimlere karşı mücadele etmekti. Yanısıra, savaş yıllarında çeşitli yöntemlerle önemli servete ve yerel iktidara kavuşan İttihat ve Terakki yanlısı zümrelerin konumlarının korunması, savaş sırasında sürülen gayrımüslim Osmanlı vatandaşlarının geri dönmesinin önlenmesi, bundan dolayı çıkabilecek karışıklıklar nedeniyle müttefik devletlerin olası müdahalesine karşı konulması amaçlanmaktaydı.

1919 başlarından itibaren Kuva-yı Milliye (milli kuvvetler) adıyla silahlanan bazı gruplar, Ege ve Karadeniz bölgesinde Rumlara, Güneydoğu'da ise Ermenilere karşı çatışmalara girdiler. Bu grupların çoğu 50 ila 200 kişilik düzensiz kuvvetlerden oluşmakta ve Teşkilat-ı Mahsusa üyesi olduğu bilinen kişilerce yönetilmekteydi.

1919 Şubat ayında Müttefik Yüksek Komutanlığı, Anadolu'da asayişi sağlamak amacıyla üst düzey bir Türk komutanının özel yetkilerle donatılarak Anadolu'ya gönderilmesini önerdi. 15 Mayıs 1919'da Çanakkale kahramanı Mustafa Kemal Paşa, 9. Ordu komutanı ve Anadolu Genel Müfettişi sıfatıyla, padişah VI. Mehmet Vahidettin tarafından Anadolu'ya gönderildi


Paris'te toplanan uluslararası Barış Konferansı, o günlerde açıklanması beklenen Türk Barış Antlaşmasını, 1919 Mayıs başlarında belirsiz bir geleceğe erteledi. 16 Mayıs'ta Yunan kuvvetleri, müttefik devletlerin onayıyla İzmir'i işgal etti. Ulusal bir felaket olarak görülen bu olay, Türkiye çapında müthiş bir tepkiye yol açtı. 23 Mayıs'ta Fatih ve Sultanahmet'te Türk siyasi tarihinin o güne kadarki en büyük kitle gösterileri düzenlendi. Direniş fikri, İttihat ve Terakki yandaşlarının görüşü olmaktan çıkarak tüm ülke sathına yayıldı.

21 Haziran'da Mustafa Kemal, Anadolu'daki en önemli askeri birliklerin komutanları olan Kâzım Karabekir, Refet ve Ali Fuat Paşalar ve Ege bölgesinde asayişi sağlamakla görevlendirilen Rauf Bey ile Amasya'da buluşarak Amasya Tamimi'ni yayımladı. Bildiri, ulusal bağımsızlığın ancak ulusun "azim ve iradesi" ile sağlanacağını vurgulayarak, ülke çapında bir direniş hareketinin işaretini vermekteydi.

23 Temmuz'da Kâzım Karabekir'in öncülüğünde Erzurum'da toplanan Doğu İlleri Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti Kongresi, askeri görevlerinden istifa eden Mustafa Kemal'i kongre başkanı seçti. Kongre, Doğu illerinin Ermenistan'a verilmesi olasılığına karşı direnme kararı alırken, Türkiye'nin kalkınması için Amerikan mandası fikrine açık kapı bırakmaktaydı.

4 Eylül 1919'da Türkiye'nin her yanından gelen delegelerin katılımıyla Sivas'ta toplanan kongrede, genel seçimler yapılıp yeni Mebusan Meclisi kuruluncaya kadar İstanbul hükümetiyle tüm resmi bağların kesilmesi kararlaştırıldı. �lke çapında yeni bir idari ve siyasi örgütlenme kurmak amacıyla bir Heyet-i Temsiliye kuruldu.

Kasım ayında Adana, Maraş, Antep ve Urfa'nın Fransızlarca işgali üzerine, Heyet-i Temsiliye tarafından yönlendirilen direniş hareketi başlatıldı. Direniş umulmadık bir hızla başarıya ulaşarak 1920 Mayısı'nda Fransızları ateşkese zorladı.

Aralık ayında yapılan genel seçimler sonucunda son Osmanlı Mebusan Meclisi oluştu. Meclise Anadolu'dan sadece Milli Mücadele yanlısı milletvekilleri seçildi. İki ayrı ilden milletvekili seçilen Mustafa Kemal Paşa'nın İstanbul'a gitmeyi reddetmesi üzerine, Sivas Kongresi başkan vekili olan Rauf Bey Meclis reisliğine seçildi. 28 Ocak 1920'de Mebusan Meclisi daha sonra Misak-ı Milli adıyla anılan “Ahd-ı Milli Beyannamesi”ni kabul etti. Beyanname, Mondros Mütarekesi sınırları içinde tam bağımsızlık sağlanıncaya kadar mücadeleye devam etmeyi öngörmekteydi.

16 Mart 1920'de müttefik işgal kuvvetleri İstanbul'daki Mebusan Meclisini basarak önde gelen Milli Mücadele yanlısı milletvekillerini tutukladılar. Bunun üzerine Meclis kendini feshetti. Baskından kurtulan milletvekilleri gizlice Ankara'ya geçtiler. 23 Nisan 1920'de Ankara'da Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Büyük Millet Meclisi toplandı. Bu tarihten itibaren İstanbul hükümetinin etkisi İstanbul kenti ve çevresiyle sınırlı kalırken, Ankara'da oluşturulan Meclis ve hükümet, fiilen Türkiye'nin yönetimini ele aldı.

Büyük Millet Meclisi'nin 1920 yılındaki etkinlikleri iki alanda yoğunlaştı. Bir yandan uluslararası destek ve yardım arayışına girilerek, Bolşevik Rusya'nın mali yardımı sağlandı. Öbür yandan Anadolu'nun çeşitli yörelerindeki düzensiz direniş gruplarını tasfiye ederek düzenli bir ordunun kurulması için adımlar atıldı. Tekâlif-i Milliye Kanunu ile, ordunun finansmanı için ağır vergiler kondu. Vergi vermeye ve askere alınmaya karşı koyanları sindirmek için İstiklal Mahkemeleri kuruldu. Tek celsede idam kararı alma yetkisine sahip olan İstiklal Mahkemeleri, Ergun Aybars'ın araştırmalarına göre 9000 dolayında idam kararı verdi.

Kuva-yı Milliye'yi dağıtma girişimi bazı bölgelerde başarılı olurken, bazı Kuvayı Milliye birliklerinin yoğun direnişiyle karşılaştı. Kasım 1920'de başlayan ve Ocak 1921'de yenilgiye uğratılan Çerkez Ethem İsyanı bu direnişlerin en önemlisidir


Dünya Savaşı sonunda Kuzeydoğu cephesi Müttefik devletlerin talebi doğrultusunda 1914 Osmanlı-Rus sınırına çekilmişti. Bu sınır Ardeşen-Yusufeli-Oltu-Bayezit hattından geçiyordu. Sınırın öte yanında 1918'de Ermenistan Cumhuriyeti kuruldu.

1920 Eylülünde Türk-Rus mutabakatının sağlanması üzerine 28 Ekim 1920'de Kâzım Karabekir komutasında harekete geçen Türk kuvvetleri, 10 gün süren bir harekât sonunda Ermenistan'ı kesin yenilgiye uğrattı. Bu harekâtta Türk tarafı 46 şehit verdi. 1 Aralık'ta imzalanan Gümrü Antlaşması ile Türk-Ermeni sınırı, 1878 öncesindeki Osmanlı-Rus sınır hattına çekildi. Bu sınır, bugünkü Türkiye-Ermenistan sınırıdır. 2 Aralık'ta Kızıl Ordu Ermenistan'ı işgal ederek bağımsız Ermenistan'ın varlığına son verdi.


Buradaki Savaşlar,İzmir-Bursa-Balıkesir-Kütahya-Eskişehir hattında gerçekleşti.Müttefik devletler tarafından 18 Nisan 1920'de Paris'in Sèvres banliyösünde ilan edilen Sevr Antlaşması Türkiye'den önemli bazı toprakların alınmasını ve Türk devletinin müttefikler kontrolü altında bir tür yarı-bağımsız statüde yönetilmesini öngörmekteydi. Türk tarafının anlaşmayı imzalamaktan kaçınması üzerine müttefikler, Yunan ordusunu Anadolu içine sevkettiler. Temmuz ayında Bursa, Ağustos'ta Uşak Yunanlılar tarafından işgal edildi. Yıl sonunda Yunan ordusu Eskişehir ve Kütahya'yı tehdit etmeye başladı. Bu sırada çıkan Çerkez Ethem İsyanı Türk savunmasını zor durumda bırakarak, Yunanlıların mevzilerini ilerletmesine yardımcı oldu.

Batı Cephesi komutanı olarak görevlendirilen İsmet Bey, Ocak 1921'de Birinci İnönü Muharebesi ve Mart 1921'de İkinci İnönü Muharebesi'nde Yunan ilerlemesini durdurdu. İnönü zaferleri, milli ordu projesinin başarısını kanıtlayarak TBMM hükümetinin otoritesini pekiştirdi, Milli Mücadelenin nihai zaferine olan güveni sağladı. 27 Mart'ta Afyon'un kaybedilmesi bu zafer duygusunu ancak kısmen gölgeleyebildi.

1921 yazında müttefikler Sèvres Antlaşmasının bazı hükümlerini yumuşatarak yeni bir barış denemesine giriştiler. TBMM hükümetinin kesin tavrı karşısında Yunan ordusu bu kez Ankara'yı ele geçirmek üzere harekete geçti. Ancak 23 Ağustos-13 Eylül arasında süren Sakarya Meydan Muharebesi ile Yunan taarruzu püskürtüldü. Bu zafer nedeniyle Mustafa Kemal Paşa'ya müşir (mareşal) rütbesi ve Başkumandan payesi verildi.

1922 yılının ilk yarısı sonuçsuz barış müzakereleri ile geçti. Nihayet 26 Ağustos 1922'de Afyon'un doğusundaki mevzilerden taarruza geçen Türk ordusu, 30 Ağustos'taki Dumlupınar Meydan Muharebesi'nde Yunanlıları kesin yenilgiye uğrattı. Tamamen dağılan Yunan ordusunun boşalttığı Ege bölgesi birkaç gün içinde Türk kuvvetlerinin eline geçti. Nihayet 9 Eylül'de Türk orduları İzmir'e girerek Yunan işgaline son verdi.

Genelkurmay kaynaklarına göre Türk ordusunun Büyük Taarruz'daki mevcudu 18 piyade ve 3 süvari tümeninde toplam 198.000 kişidir. Yunan ordusunun Anadolu'daki mevcudu ise, Sakarya muharebesi sırasında 122.000, Büyük Taarruzda ise 195.000'dir (İngiliz kaynaklarında, 1922 Ağustosunda Yunan ordularının toplam mevcudu 12 tümen ve 150.000 kişi olarak gösterilmektedir).

Genelkurmay Başkanlığı Harp Tarihi Dairesi'ne göre Türk tarafı Yunan Savaşında (büyük çoğunluğu Sakarya'da olmak üzere) 9131 şehit vermiştir.

İzmir'in kurtuluşundan birkaç gün sonra Türk ordusu İngiliz işgalinde bulunan Çanakkale Boğazı karşısında mevzilenerek İngilizlerin çekilmesi için bir ültimatom verdi. 15 Eylül'de başbakan Lloyd George başkanlığında toplanan İngiliz kabinesi ültimatomu reddederek, İngiltere ile Türkiye arasında savaş çıkmasına yol açacak bir politika benimsedi. Ancak İngiliz kamuoyunun sert tepkisi üzerine koalisyon ortağı olan Muhafazakâr Parti hükümetten çekildi. Lloyd George hükümeti 19 Ekim'de düştü. 11 Ekim'de İngiltere ile Ankara hükümeti arasında Mudanya'da ateşkes imzalandı. Ateşkes anlaşması en kısa zamanda İsviçre'nin Lozan (Lausanne) kentinde bir barış konferansı toplanmasını öngörüyordu.

1 Kasım'da TBMM, İstanbul hükümetinin hukuki varlığına son vererek Türkiye'nin tek ve tartışmasız hakimi oldu. 17 Kasım'da son padişah Vahidettin İngiltere'ye iltica etti.

20 Kasım 1922'de toplanan Lozan Barış Konferansı'nda Türk delegeleri İsmet Paşa ve Dr. Rıza Nur idi. 4 Şubat 1923'te konferans anlaşma sağlanamadan dağıldı. Türkiye'de anlaşmanın bazı koşullarına direnen Meclisin feshedilerek yeni Meclis seçimlerinin yapılması üzerine 23 Nisan'da yeniden toplanan konferans, 24 Temmuz 1924'te Lozan Barış Antlaşması'nı kabul etti. Antlaşma ile Türkiye Hicaz, Mısır, Suriye, Filistin, Irak, Kıbrıs ve Oniki Ada üzerindeki tüm haklarından vazgeçti; Batı Trakya'da da bazı koşullarla Yunan egemenliğini kabul etti. İstanbul ve Çanakkale Boğazları silahsızlandırılarak uluslararası bir komisyonun yönetimine bırakıldı. Osmanlı borçlarının bir kısmı silinirken, bakiyesinin uzun vadede ve uygun koşullarla ödenmesi kararlaştırıldı. Türkiye'deki gayrımüslim azınlıklara uluslararası hukukun koruması altında bazı haklar tanındı. Buna karşılık Türkiye'nin idari, hukuki, adli ve mali konulardaki bağımsızlığı onaylandı.

Antlaşmaya ekli bir protokolle, Türkiye'deki Rum azınlığı ile Yunanistan'daki İslam azınlığın (bazı istisnalarla) zorunlu mübadelesine karar verildi.


                   META TAGLER

Kurtuluş Savaşı nedir Kurtuluş Savaşı nedir ,Kurtuluş Savaşı nedir? ,Kurtuluş Savaşı ne demek ,Kurtuluş Savaşı tanımı,Kurtuluş Savaşı örneği,Kurtuluş Savaşı türleri,Kurtuluş Savaşı nelerdir,Kurtuluş Savaşı hakkında, Kurtuluş Savaşı tarihi, Kurtuluş Savaşı nerede, Kurtuluş Savaşı ne zaman, neden, nasıl, niçin, anlami nedir, ne denir, nerde, niye, ne demektir.
 
  bugün 1 ziyaretçi (7 klik) kişi burdaydı! designer by MUHAMMED HAK RESUL ALBAYRAK  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol